6 Nisan 2015 Pazartesi

Geçti Bor'un Pazarı Sür Eşeği 2. Lige

  Aslında bu yazı için aklımda başka bir konu vardı. Bugün NSK Eskişehir Basket-Anadolu Efes maçına gittikten sonra ve Eskişehir Basket'in, Efes'i sürpriz bir şekilde yenmesinden dolayı Eskişehir Basket hakkında yazmaya karar verdim. Sürpriz bir şekilde dedim çünkü Eskişehir Basket 6 galibiyet ve 18 mağlubiyet ile son sırada yer alıyor. Anadolu Efes ise 17 galibiyet ve 7 galibiyet ile ligin 2'inci sırasında yer alıyor. Avrupa'nın en büyük ligi olan Euroleague de büyük ihtimal son 8 takım arasına kalacaklar. Bu yüzden Eskişehir Basket bugün çok büyük bir galibiyet aldı. Efes'i yenen takım nasıl ligin son sırasında diye soracak olursanız bunun cevabı biraz uzun ama özetleyerek açıklamaya çalışacağım. 

  NSK Eskişehir Basket bu sezon başında kurulan bir takım. Taşınan bir takım desek daha doğru olabilir. Olin Edirne takımının Eskişehir'e taşınma kararından sonra bu adı aldı. Bu karardan en başında ben çok mutlu olmuştum. Hatta eleştirenlere kızmıştım ama şuan onlara hak vermemek elde değil. Eskişehir'de 1.lig basketbol maçları izleyeceğim diye bencilce düşündüm sanırım. Sezon başında gelen eleştirilerden biri geçiş dönemi olmadan takımın direk adının değişmesi ve maçlarını Eskişehir'de oynamasıydı. Bu geçiş dönemi altyapı kurarak veya Anadolu Üniversitesi ile bir iş birliğine giderek altyapıları birleştirerek yapılabilir takım ve Eskişehir halkı buna daha hazır olabilirdi. Diğer en büyük hata ise kadro mühendisliği dediğimiz sezon başında kadroyu oluştururken yapılan hatalar. Sezon başında alınan yabancıları kim önerdi ne hakla hizmet aldılar çözememiştim. Türk oyuncularda ise genç ve 2.lig tecrübesi olan oyuncaları kadrolarına kattılar. Türk genç oyuncuların kadroda olması bence doğru bir hamle çünkü gelecek vadeden oyuncular. Bir diğer doğru hamlede skorer oyuncu Matt Walsh. Bunların haricinde ki oyuncular tam bir fiyaskoydu. Sezon başında alınan sonuçlarda bunun göstergesi oldu. Eskişehir Basket de bunun farkına vardı ve sezon devam ederken 6 oyuncu ile yollarını ayırıp yeni 6 oyuncu ile anlaştılar. Tüm bunların üstüne de bir sezonda 3 koç değiştirince de bu başarısızlık kaçınılmaz oldu. Şuan takımın başında olan Brad Greenberg sezon başında gelseydi ve oyuncu seçimlerini ona bıraksalardı belki seneye tekrar Eskişehir Basket'i 1.ligde izlerdik ama şu an bu çok uzak bir ihtimal. 




Bir öğrencinin yemek günlüğü-1

  Eskişehir'de üniversite öğrencisi olarak 5'inci seneme girmiş bulunuyorum. Lisedeyken fast food'tan ekmek arası yiyeceklerden gına geleceğini hiç düşünmezdim. O zamanlarda daha çok anne yemeği yediğim için fast food ilginç geliyordu herhalde. İlk senemde eve sipariş vermekten inanılmaz zevk alıyordum farklı geliyordu sanırım. Evde 3 kişi kalıyorduk ve diğer arkadaşlarımın 2'inci senesi olduğu için onlara her konuda biraz ayak uyduruyordum. Sürekli dışarıdan sipariş verdikleri için bende onlara ayak uydurdum. YemekSepeti.com da yeni yeni popüler olmaya başlamıştı. Yemek siparişi verirken hepimizin sıkıntılarından biri restorant yetkilisine telefonda laf anlatmaktır. YemekSepeti.com da yemek siparişinin sıkıntılarını gideren tam bir nokta atışı bence. Bu sitenin aldığı ödülleri ve başarıları hakkında başka bir yazı yazabilirim sanırım. Ancak şu an konumuz başka. Konumuz Eskişehir'de benim lezzetli ve lezzetsiz bulduğum yemekler. Gurme tabi ki değilim. Olmayacağım da zaten ama en ez herkes kadar dışarıdan yediğim yemeklere yorum getirmeyi seviyorum. Bu yazıda da benim nacizane yorumlarımı bulabilirsiniz.

  Eskişehir'de öğrenci yemeği olarak ilk akla gelenlerden biri tavuk tantunidir. Normal tantuni etle yapılır diye buradakiler tantuni değil diye Mersinli arkadaşlarım sürekli dile getirir. Sanırım et tantuni öğrencilere pahalı geleceği düşünerek Eskişehir'de akıllı bir abimiz tavuk tantuniyi piyasa sürmüş. Lezzetli yapan yerler var ama bas geç yapan yerlerde çok. Eskiden favorim Birtat Mersin Tantuniydi ama baya bozdular. Şuan ki favorim Mersin 33 Tantuni. Benim en çok dikkat ettiğim nokta tavuk tadını alıp alamadım ve ekmeğin veya lavaşın güzelliği. Mersin 33 de bunu güzel başarıyorlar. Yoğurtlu tavuk tantuni yapan yerlerde var ama kalitesiz yoğurt kullandıkları için bence hiç bulaşmayın. Genel olarak tavuk tantuninin fiyatı 3.50 TL.


  Y kuşağı diye tabir edilen benimde içinde olduğum kuşak tüketim kültürüyle yetiştiği için Amerikan'nın yemek kültürünü çok matah bir şey olarak düşünür. Amerikan yemek kültürünün iki en önemli temsilcisi de bilginiz üzere hamburger ve pizzadır. Eskişehir'de, İstanbul'da şuan her köşe başında olan butik hamburgeciler daha gelmedi. Keşke gelseler orası ayrı. Yıllarca hambugeri Burger King ve Mc Donalds da yediğimiz hamburgerlerden ibaret olduğunu sandık. Oysa ki annemiz evde yaptığı o içi sulu sulu lezzetli köfteleri ekmeğin arasına koysak çok daha lezzetli olurdu. Tabi bu konuda devreye pazarlama ve algı yaratmak gibi çeşitli etkenler devreye giriyor. Bahsettiğim bu butik hamburgerciler en azından Mc Donalds ve Burger King'in lezzetli olmadığını bizlere göstermiş oldu. Lezzetli olmadığın bildiğim halde, yemeğe devam ediyorum alışkanlık sanırım. Yada kırmızı renginin hızlı tüketim sektöründe benim üstümde ki etkisi. Hiç beğenmiyorum diyemem makinadan çıkan kolalarını çok seviyorum mesela. Eskişehir'de iyi hamburger yapan ve eve sipariş getiren en iyi alternatif Fellas Burger bence. Fiyatları değişik hamburger çeşitleri ve içecek ile ortalama 15 TL'yi buluyor. Altta paylaştığım haberin doğruluğunu bilmiyorum sadece bana çok ilginç geldiği ve Mc Donalds ile alakalı olduğu için paylaşıyorum. 



 Pizza konusunda da Dominos'un pazarlama stratejisini çok takdir ettiğimi söylemek isterim. Fazla göz önünde olmayan kirası düşük dükkanları tercih ederek daha fazla şube açıyorlar ve ulaşabildikleri alan genişliyor. Fiyat performans olarak da bence başarılar. Özellikle sürekli yaptıkları kampanyaları tercih ederseniz lezzetli ve hesaplı bir pizza yiyebilirsiniz. Benim favorim ise Eskişehir'de açılalı daha 5-6 ay olan Üçgen Pizza. İlk açıklarında İstanbul'da olan dilim pizzacı konseptlerinden olduğunu düşünmüştüm. Kızılcıklı caddesinde bulunan dükkanlarına giderseniz dilim olarak pizza alabiliyorsunuz ama eve siparişte dilim olarak getirmiyorlar. Bu bir eksi olsa da bence şu an şehirde ki en iyi pizzacı. Farkları ne bilmiyorum ama sanırım zeytinyağı kullanıyorlar. Çünkü yedikten sonra sizi rahatsız etmiyor ve daha fresh bir pizza sunuyorlar. Favorim barbekü soslu tavuklu pizzaları. Tek kişi yerseniz eğer küçük pizza, patates kızartması ve içecek 14 TL. 







Blogger

  Merhabalar ben Mert,

  Blog yazmayı uzun zamandır aklımdan geçiriyordum aslında. Blogları takip etmeyi, ilgilendiğim konular hakkında yazılar okumayı seviyorum. Ben de bir şeyler yazarım diye düşünüyordum. Sonra biraz düşündüğümde fazla kitap okumadığım için anlatımlarında yaşayacağım problemlerden dolayı vazgeçmiştim. Peki şimdi niye yazıyorum ? Gerçeği söylemek gerekirse zorunluluktan. Anadolu Üniversitesi Basın ve Yayın bölümü öğrencisiyim ve Web Yayıncılığı diye zorunlu bir dersimiz var. Dersin ödevlerinden biride blog açmak. İlk düşündüğünüzde zevkli gelebilir ama ders kapsamında olduğu için, şu an biraz bunları yazmak garip geliyor. Neyse bloğun ismi neden Köprüden Önce Son Çıkış onu anlatıyım. 

  Bundan 3 ay önce İstanbul'a arabayla gitmek gibi bir hata yaptım. Öğle saatlerinden köprüden geçeceğimi düşünerek bir sıkıntı olmayacağını düşünmüştüm. Daha önce İstanbul'a arabayla gitmiştim ama hep yanımda bana yardımcı olan bir arkadaşım vardı. Maalesef bu sefer yalnızdım ve yer yön duygum gerçekten çok kötüdür. Bu konuda kendimden daha kötüsünü görmedim. Araçla yayayken olduğumun 3 katı falan kötüyümdür. O günde Eskişehir'den İstanbul Atatürk Havalimanı'na tek başıma arabayla bir yolculuk yapıyordum. Çamlıca gişelerine kadar herhangi bir sorun yoktu. Gişelerden sonra hayatımın trafiğine girdiğimden haberim yoktu. Trafikte arabanın içinden olmaktan pek bir sıkıntı yaşama normalde sonuçta sonsuza kadar sürmeyecek ama o gün inanılmaz derecede tuvaletim vardı. Ek olarak da yakıtım bitmek üzereydi. Çamlıca gişelerinden Boğaziçi Köprüsüne kadar bir benzinlik bulma umuduyla gidiyordum ama o yol üzerinde hiç bir benzinlik olmadığını bilmiyordum. Araba yakıt sıkıntısından dolayı bir kere stop etmişti bile neyse ki ilk marşı çevirişimde çalıştı. Tuvaletimin olmasının yanında midemde pek iyi değildi ve artık pes etmek üzereydim. Kriz anlarında sakin kalmayı ve bir çözüm bulma konusunda iyiyimdir aslında ama o gün pes etmeye çok yakındım. Ta ki Köprüden önce son çıkış tabelasını görene kadar. Üsküdar'a doğru hızlıca döndüm ve bir benzinlik buldum. Pompacıya anahtarı verdim ve tuvalete koştum. O kötü durumdan kurtulduğum için çok mutluydum. Tuvaletimi yaptım kahvemi aldım ve tekrar köprü trafiğine daldım. O andan sonra bir sıkıntım olmadığı için bol bol düşünme fırsatım vardı. Bu saçma anımı buraya yazmamın ve bloğumun isminin bu anıyla alakalı olmasının sebebi tam o düşünme eylemeni gerçekleştirmem ile alakalı aslında. Çünkü o tabelayı düşünürken Eskişehir ile bağdaştırdım. Tabela köprüden çıkışı temsil ederken Eskişehir de hayattan önceki son çıkışı temsil etti o an benim için. 

 Bu blog da Eskişehir ve benim ilgi alanlarımla alakalı olacağı için bu ismi koymayı uygun gördüm. Aslında hayatımda daha çok ilginç hikayeler var ama aklıma bu geldi. Aslında şimdi baktığımda trafiğin ortasında yakıtım bitse yolda kalsam üstüne bir de altıma sıçsam daha ilginç olabilirmiş.

Not: Bu isimle radyo programı, kitap ve Feridun Düzağacın şarkısı varmış görsel ararken denk geldim. Benle bir alakaları yok.